Genetiği değiştirilmiş gıdalar bilimsel tartışmaların ve kamusal tartışmaların merkezinde olmaya devam ediyor. Fransız bilim adamlarının son araştırmaları tüm dünyayı şok etti ve GDO'ların kullanımına ilişkin kasvetli beklentileri ortaya çıkardı.
Amerikan şirketi Monsanto tarafından üretilen mısırla beslenen fareler üzerinde yapılan deneyler korkunç sonuçlar verdi; hayvanların çoğu, genetiği değiştirilmiş ürüne uzun süre maruz kaldıktan sonra gelişen kanserden öldü. Bilim adamları GDO'lar ile kanser arasında doğrudan bir bağlantı olmadığını iddia etmeye devam ederken, aralarında Rusya'nın da bulunduğu birçok ülke bu tür mısırın ithalatını zaten yasakladı. Gerçek sağlık riskleri nelerdir ve bu ürünler Ukrayna'ya girebilir mi?
Fransız araştırmasının sonuçları halkı şok etti. Deney sırasında, mısır verilen farelerin %83'ü, dişilerdeki iç organ ve meme bezleri tümörleri de dahil olmak üzere kanserden kurtulamadı. Güvenli Gıda Vakfı direktörü Patrick Holden, sonuçlarla ilgili endişelerini dile getirerek, test hayvanlarında ciddi organ değişiklikleri ve böbrek yetmezliği yaşandığını, bunun da ürünün toksik olduğunu gösterdiğini belirtti.
Bu sonuçları açıklayan ana faktörlerden biri çalışmanın süresiydi. İki yıllık bir deney, genetiği değiştirilmiş gıda yemenin tüm sonuçlarını daha doğru bir şekilde tanımlamayı mümkün kıldı. Geçmişte, çalışmalar 90 günle sınırlıyken, hayvanlardaki değişikliklerin genellikle kendini gösterecek zamanı olmuyordu. Bu keşif bilim camiasındaki GDO algısını kökten değiştiriyor.
Ancak Avrupa Birliği, Fransız araştırmacıların bulgularına ihtiyatlı yaklaştı. Avrupa Komisyonu sağlık sözcüsü, olası önlemlere ilişkin kararlar alınmadan önce çalışmaların Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi tarafından inceleneceğini söyledi. Ancak aralarında Rusya'nın da bulunduğu birçok ülke Monsanto ürünlerinin ithalatını zaten kısıtladı ve Ukrayna, tarımsal tohumlarda GDO varlığına ilişkin kontroller yürütüyor.
Ukrayna'da genetiği değiştirilmiş ürünler hâlâ yasak ama pratikte hâlâ piyasaya sürülüyorlar. Kontroller, mağazalarda mısır, soya ürünleri ve hatta genetiği değiştirilmiş bileşenler içeren yarı mamul ürünler bulabileceğinizi göstermiştir. Uzmanlar, bu tür ürünleri sıradan olanlardan ayırmanın oldukça zor olduğunu, çünkü görsel olarak farklı olmayabileceklerini, ancak laboratuvar koşullarında transgenik elementlerin izlerini tespit etmenin mümkün olduğunu belirtiyor.
GDO sorunu çevre güvenliği bağlamında da gündemde. Çevreciler ve organik tarımı destekleyenler, bu tür mahsullerin verimli Ukrayna topraklarında yetiştirilmesinin toprak kalitesinde bozulmaya ve biyolojik çeşitlilikte azalmaya yol açabileceğine inanıyor. Bu da insanların, özellikle de gelecek nesillerin sağlığını etkileyebilir. Tüm Ukrayna Çevre Birliği başkan yardımcısı Tatiana Tymochko, GDO tüketmenin uzun vadeli sonuçlarının özellikle çocuklar ve torunlar için felaket olabileceği konusunda uyarıyor.
Monsanto, eleştirilere yanıt olarak, Fransız bilim adamlarının çalışmasındaki mısırın belirsiz kökeni ve deney hayvanlarının beslenmesi hakkında bilgi eksikliği gibi kusurlara dikkat çeken karşı argümanlar yayınlamaya başladı. Ancak her yeni keşifle birlikte GDO'ların güvenliği konusundaki şüpheler daha da belirginleşiyor ve bilim dünyası nihai yanıtları aramaya devam ediyor.
Dolayısıyla, şüpheciliğe ve sonuçlara itiraz etme çabalarına rağmen, GDO'ların güvenliği sorunu hala açık. Bazı ülkeler bu tür ürünleri yasaklamak için sıkı önlemler alırken, bazıları da ithal etmeye devam ediyor. Her durumda sağlık riskleri göz ardı edilmemeli ve insanlar üzerindeki uzun vadeli etkilerin araştırılmasına devam edilmesi önemlidir.
e-news.com.ua