Kanser riskini nasıl azaltır: efsaneler ve gerçeklik

Dünya Sağlık Örgütü uzmanları, yaşam tarzınızı ve diyetinizi değiştirerek kanser vakalarının yaklaşık %30-40'ının önlenebileceğini iddia ediyor. Bu hastalığı önlemenin nedenleri ve yolları hakkında birçok efsane ve yanlış anlama vardır. Imdi kanser riskini azaltmaya gerçekte neyin yardımcı olduğunu bulalım.

Kanser efsaneleri
İlk efsane, kanserin bulaşıcı bir hastalık olduğu ve virüsler tarafından bulaştığıdır. Bu yanlış anlama, bir kanser aşısının geliştirilebileceği ve kanser hastalarıyla temastan kaçınılması gerektiği inancına yol açmaktadır. Aslında, malign tümörler kişiden kişiye geçmez ve kanser bulaşıcı bir hastalık değildir.

İkinci efsane kanserojenlerle ilgilidir. Kanserin sadece bizi çevreleyen kimyasallardan kaynaklandığına inanılmaktadır. Karsinojenler gerçekten tümörlerin gelişimine katkıda bulunsa da, tek neden bu değildir. Vücudun genel durumunu ve genetik ve yaşam tarzı dahil olmak üzere birçok faktörün etkisini göz önünde bulundurmak önemlidir.

Üçüncü efsane, kanserin genetik olarak önceden belirlenmiş olmasıdır ve sağlığınızdaki hiçbir şeyi değiştiremezsiniz. Aslında, genetik yatkınlık bir rol oynar, ancak yaşam tarzı ve çevre de kanser gelişimi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.

Tümörler nasıl oluşur
Vücudumuz sürekli güncellenen milyarlarca hücreden oluşur. Vücutta yeni hücrelerin oluşumunu ve eskilerin ortadan kaldırılmasını kontrol eden birkaç sistem vardır. Bazen yenilenme sürecinde malign tümörlere dönüşebilen "kusurlu" hücreler üretilir. Bu tür hücrelerin sayısı radyasyon, kanserojenler ve yaşlanmanın etkisi altında artar. "Yanlış" hücreleri kaldırma sistemi başarısız olursa, kansere yol açabilir.