Erkekler ve aldatma ihtiyaçları: Bu olgunun ardında ne var?

Pek çok psikolog ve sosyolog, erkekler arasındaki aldatmanın kuralın bir istisnası olmadığını, aksine erkeklerin psikolojik ve fiziksel doğasının ayrılmaz bir parçası olduğunu savunuyor. Aldatmayı, ilişkinin bittiğinin bir işareti olarak görenler için şaşırtıcı gelebilir; ancak yapılan araştırmalar, erkeklerin eşlerini, onlara olan sevgi ve şefkatlerini kaybetmeden aldatabildiklerini gösteriyor.

İngiltere'de yapılan son bir araştırma, erkeklerin daha fazla cinsel partnere ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor. Ve birçok erkek uzun vadeli ilişkilerde kalırken ve partnerlerini severken, cinsel ihtiyaçlarını tam olarak karşılamak için aldatma ihtiyacı hissedebilirler. Bu keşif birçok kişiyi şok ediyor, çünkü modern toplumda tek eşlilik norm olarak kabul ediliyor ve aldatma ihanet olarak algılanıyor.

Çeşitli cinsel yönelimlere sahip 120 genç erkek arasında yapılan bir ankette, katılımcıların yaklaşık %78'i ilişkilerini sürdürürken düzenli partnerlerini aldattıklarını itiraf etti. Bu sonuçlar, erkeklerin eşlerine karşı duygusal bağlılık ile karakterize oldukları, ancak aynı zamanda bedenlerinin cinsel özgürlüğe ihtiyaç duyduğu hipotezini desteklemektedir. Araştırmacılara göre bu, erkeklerin partnerlerine karşı duygularını yitirdikleri anlamına gelmiyor; aksine, çoğu zaman onlarla ilişkilerini sürdürmek istiyorlar.

Bu olgu, mutlaka ilişkiyi bitirme veya başka birini bulma isteğiyle ilişkili değildir. Erkekler partnerlerine bağlı olabilir, onlara değer verebilir ve hatta uzun vadeli ilişkiler hayal edebilirler; ancak biyolojik içgüdüleri bazen tek bir partnerle tatmin edemeyecekleri çeşitliliği gerektirir. Duygusal ve fiziksel tekeşlilik arasındaki bu ayrım, özellikle insanların hayatları boyunca tek bir eşe sıkı sıkıya bağlı kalmasının beklendiği bir toplumda gerginliğe yol açıyor.

Sosyologlar bu konudaki kilit noktanın, aldatmanın daha az trajik bir olay olarak algılanması olduğunu savunuyorlar. Erkekler cinsel tatmin için aldattıklarında, bunu ilişkiye yönelik bir tehdit olarak görmüyorlar çünkü partnerlerine karşı duygusal olarak hala bağlılar. Onlar bir yedek değil, sadece arzularını tatmin edecek ek yollar arıyorlar ki bu da sadakat hakkında genel kabul görmüş fikirlere aykırıdır.

Ancak bu bulgu hala tartışmalı ve birçok kişi, duygusal bağ içermese bile her türlü aldatmanın ilişkideki güveni zedeleyebileceğine inanıyor. Aldatmanın normal karşılanmaması gerektiğini, bu tür eylemlerin partnerler arasındaki yanlış anlaşılma ve iletişim eksikliğinden kaynaklanabileceğini belirtmek önemlidir.

Bu nedenle çalışma, ilişkilerde kadın ve erkek arasındaki biyolojik ve psikolojik farklılıkların anlaşılmasının önemini vurgulamaktadır. Bir kişi için basit bir fiziksel ihtiyaç, bir başkası için gerçek bir tehdit haline gelebilir.